Ne doğal yolla ne de ameliyatla testislerinde sperm çıkmayan azoospermik erkeklerde tüm beklenti, kök hücre çalışmalarından umutlu bir haber gelmesi. Tüm dünyada bu yönde bir beklenti var.
Hemen başında belirteyim, henüz günlük uygulamaya girmiş bir tedavi başlamadı. Yapılanların hepsi de deneysel araştırmalar. Ancak sonuçları oldukça başarılı ve çok yakında olmasa da birkaç yıl içerisinde yüz güldürücü bir seviyeye geleceğini söyleyebiliriz. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos yazdı.
Kök hücre üzerinde araştırmalar yıllardır devam etmekte. Buna rağmen neden hala uygulamaya geçilmediği merak edilebilir. Burada tüm sorun, dünyaya gelecek çocuğun sağlığı konusunda henüz tam emin olamamamız. Kök hücre dediğimizde, testis dışında vücudun diğer dokularında bulunan özelleşmiş bir takım hücreden bahsediyoruz. Aslında bunlar halihazırda mevcut olup, vücudumuzun neresinde bir zedelenme, yaralanma meydana gelirse derhal oraya göç ederek hasarlı yeri onarmak üzere beklemekteler. Bu hücreler gittikleri dokuya farklılaşma potansiyeli taşımakta olup, hastalıklı organımızın sağlıklı biçimde görevine devam etmesini sağlayabilirler. İşte, kısırlık tedavisinde de bu hücreleri kullanarak yeniden sperm oluşturmak hedeflenmekte. Peki, bu nasıl yapılmakta?
Günümüzde sperm yapmak üzere kök hücre kaynağı olarak yağ dokusu, kemik iliği hücreleri, deri hücreleri, hatta son zamanlarda idrarda atılan bazı böbreğe ait hücreler denenmekte. Bu hücreleri sperme dönüştürme işlemleri değişik basamaklardan geçilerek yapılır. Her biri son derece zahmetli ve zaman isteyen bir uğraştır. Hangi hücre çeşidi kullanılacaksa önce bu hücreler uygun şekilde toplanır. Arkasından laboratuvarda özel besi yerleri içerisine alınarak, sperm yönünde farklılaşmalarını sağlayacak uyaranlarla muamele edilir. Hatta son yıllarda kök hücrelerinin içine gelişimlerini yönlendirecek gen aşılama yöntemleri de kullanılmaya başlandı. Bu aşama 4-6 hafta sürmekte. Uygulamanın en hassas kısmı burasıdır, çünkü hücrelerin ölmeden canlılıklarına devam edebilmeleri için belli aralıklarla besi yerlerinin yenilenmesi ve bu sırada da dışarıdan mikrobik bir bulaşın olmaması gerekir. Öyle ki, bazen başa dönerek aynı işlemleri tekrar tekrar yaptığımız oluyor. O nedenle de kök hücre çalışmalarının özel tasarlanmış kabinlerde ve resmî kurumlarca ruhsat almış merkezlerde yapılması gerekir.
İkinci aşama ise, çoğalttığımız hücrelerin gerçekten sperm yönünde farklılaşıp farklılaşmadıklarının kontrolüdür. Bunun için hücreler özel belirteçlerle işaretlenerek mıknatıs benzeri bir düzeneğin içinden geçirilir. Bu sırada işaretli hücreler yakalanarak sayımı yapılır. Seçilen hücreler başka genetik ve boyama testlerinden de geçirildikten sonra ileride kullanılmak üzere dondurularak saklanır. Son aşamada, saklanan bu hücreler testise yerleştirilerek normal sperm üretimini yapmaları beklenir ya da doğrudan tüp bebekte kullanılabilir.
Anlattığımız teknikler kullanılarak fareler üzerinde yapılan uygulamalarla çok sayıda sağlıklı yavrunun doğduğu görüldü. Japonya’da Yokohama Üniversitesinde, kök hücre ile dünyaya gelen yavruların da sperm çıkarmaya başladıkları, hatta doğal yolla ikinci kuşak yavrularının bile olduğu bildirildi. Şüphesiz bu sonuçlar hepimizi heyecanlandırmakta. Ancak henüz insanda yapılmış bir örneği yok. Doğacak çocukların sağlığı açısından bir risk taşımadığı kanıtlanana kadar bir süre daha beklememiz gerekiyor.