Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, erkekte azospermi (hiç sperm hücresi olmaması) vakalarında kök hücre tedavisinin olumlu sonuç verebileceğini göstermiştir. Bu konu da çocuk sahibi olamayan çiftlere umut vermektedir. Aynı şekilde kadınlarda azalmış yumurta rezervlerinden kaynaklı infertilite durumlarında, kök hücre uygulama çalışmaları umut vaat etmektedir.

Erkeklerde sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon) özellikle diyabet hastalarında çok sık görülmektedir. Diyabetin damar ve sinir sistemine olan olumsuz etkileri bu hastalarda sertleşme sorununa yol açmaktadır. Kök hücre tedavisiyle sertleşme sorunu yaşayan hastaların bir kısmında olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir. Özellikle ESWT (şok dalga tedavisi ) ile kök hücre tedavisi kombine edilerek uygulanan hastalarda daha iyi sonuçlar alınabilmektedir. Yapılan klinik çalışmalarla bu desteklenmekte ve erektil disfonksiyon tedavisinde kök hücre uygulamaları önerilmektedir.

Son yıllarda kök hücre tedavilerinin en yoğun denendiği hastalık gruplarından biri, nörolojik hastalıklardır. MS (Multipl Skleroz) ve ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz), kök hücre tedavilerinin en yoğun araştırıldığı hastalıklardır ve kök hücre tedavileri ile bu hastalarda olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Kök hücre tedavisi uygulanan MS hastalarının pek çoğunda belirtilerde gerileme olduğu gösterilmiş ve hastaların büyük çoğunluğunda belirtilerde ilerleme olmadığı görülmüştür. Nörodejeneratif hastalıklardan Alzheimer ve Parkinson hastalığında da kök hücre tedavisi uygulanmaktadır. Kök hücre uygulamaları bu hastalıkların tedavisinde umut vermektedir. Omurilik yaralanmaları, inme (felç) ve CP (cerebral palsy) ve otizm gibi hastalıklarda da henüz deneysel aşamada da olsa, kök hücre tedavileri denenmektedir. Tüm bu hastalıklarda, tedavi hastalığın ne kadar erken dönemlerinde uygulanırsa, tedavinin o kadar daha iyi sonuç verebileceği öngörülmektedir.

Kök hücrelerinin çok güçlü antienflamatuar etkisinin olduğu bilinmektedir. Otoimmün hastalıkların kişinin kendi bağışıklık sisteminin kendi çeşitli doku ve organlarını yabancı olarak algılayıp bunlara karşı verdiği aşırı reaksiyondan kaynaklandığı bilinmektedir. Dolayısıyla kök hücerinin antienflamatuar etki yoluyla otoimmün hastalıkların tedavisinde olumlu sonuçlar verebileceği düşünülmektedir. Otoimmün hastalıklardan Multipl Skleroz (MS), Sistemik Lupus Eritromatosis (SLE), Romatoid Artrit (RA), Ankilozan Spondilit hastalarında kök hücre uygulamaları yapılmaktadır.

Kronik Böbrek Yetmezliği, kök hücre tedavilerinin uygulandığı önemli hastalıklardan biridir. Özellikle hastalığın erken dönemlerinde, kan kreatininin seviyelerinin çok yükselmediği hatta protein kaybının ilk başladığı aşamalarda yapılan kök hücre tedavilerinin, protein kaçağını azaltıp, böbrek harabiyetini yavaşlattığı düşünülmektedir.

Özellikle tip 2 Diabetes Mellitus (DM) hastalarında kök hücre tedavisi uygulanmakta ve olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Kök hücre uygulamalarının DM tedavisinde kullanılan ilaç dozu ihtiyacını azaltabileceği düşünülmektedir. Ayrıca kök hücre tedavisi ile şeker hastalarında görülen damar ve sinir komplikasyonlarının daha hafif olabileceği veya bu komplikasyonların görülmesinin çok daha geciktirilebileceği öngörülmektedir. Tip 1 DM hastalarında da son zamanlarda deneme şeklinde kök hücre tedavileri uygulanmaktadır.

Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalıkları özellikle klasik tedaviye cevap vermeyen durumlarda hastaya şiddetli rahatsızlık vermekte ve yaşam kalitesini çok olumsuz etkilemektedir. Bu gibi dirençli hastalarda kök hücre uygulamaları alternatif tedavi olarak düşünülebilir.

Deneysel çalışmalar, Muskuler Distrofilerde kök hücre uygulamalarının kısmi de olsa, olumlu sonuçlar verebileceğini göstermektedir.

Kök hücre tedavilerinin en eski kullanım alanı kan hastalıklarıdır ve günümüzde bazı kan hastalıklarında halen kök hücre tedavileri başarıyla uygulanmaktadır.

Kök hücrelerin kıkırdak dokusu tamir özelliği, antienflamatuar etkisi ve damarlanmayı dolayısıyla beslenmeyi artırma özelliği nedeniyle, osteoartrit hastalarında uygulanmakta ve olumlu sonuçlar elde edilmektedir.

Konjestif Kalp Yetmezliğinde (Dilate Kardiyomyopati), kalp kasının kasılma gücünü artırmak ve kalp krizi sonrası oluşan kalp kası hasarını onarma amaçlı olarak, kök hücre uygulamaları denenmektedir. Koroner damar hastalıklarına bağlı kalp kas dokusunda oluşan harabiyetlerinde, kök hücrelerin onarıcı etkisinden faydalanılarak, kalp kaslarındaki oluşmuş doku harabiyetini tamir edebileceği düşünülmektedir.

Yaşlanma, yaşam sürecinin bir evresidir. Tüm canlılar doğanın bu kuralına uyarlar. Vücudun farklı organlarının yaşlanmaya girme süreleri farklıdır. Yaşlanma, yapısal değişikliklere ve fonksiyon azalmasına yansır. Bunlar arasında rejenerasyon ve onarım kapasitesinin azalması yaşlanmanın ana özelliğidir. Yaşlandıkça, insan dokularındaki kök hücrelerin yaşlanması, doku yenilenme kapasitesindeki düşüşün önemli bir nedenidir. Bu nedenle, ileri kök hücre teknolojisi uygulanarak yaşlıların yenilenme ve onarım yeteneği geliştirilebilir. Yaşlanma sürecini geciktirebilir ve yaşlılık hastalıkları tedavi edebilir. Gelişmiş kök hücre teknolojisinin uygulanmasıyla yenilenme ve onarım yeteneği geliştirilebilir.

Tüm tıp branşlarında olduğu gibi son yıllarda plastik cerrahi ve estetik alanında da asgari rahatsızlık veren tedavi yöntemleri ön plana çıkmaktadır. Kök hücre uygulamaları da bu konuda ön plana çıkmaktadır. Kök hücre ile doku gençleştirme ve yüz germe uygulamaları yapılmaktadır. FDA (ABD Gıda ve ilâç kontrol dairesi), yüzdeki bazı kırışıklıkların tedavisinde kök hücre uygulamalarına onay vermiştir.